1950’lerde alternatif bir yaşam tarzından ilham alarak baskıcı topluma isyan etmek, özgürleşmek ve doğaya yoğunlaşmak olarak tanımlanır. Hippi modası ortaya çıkmış oldu, gençlerin özgür giyinmesi, isyan etmesi başkaldırı giysilere saç modellerine ve takılara yansıyınca hippi modası ortaya çıkmış oldu.
Saçlarda çiçek taçları, ince örgüler, kuş tüyleri ve bandana aksesuar olarak kullanılırken, ayaklar ayakkabısız veya sandalet ya da bot şeklinde olabiliyordu.
Ayak bileklerinde çiçekli ve boncuklu hal hal, çiçekli bol paçalı Jean pantolonlar, çiçekli geometrik desenli gömlek ve elbiseler, bazan siyah balıkçı pantolonlar, el yapımı örgülü kıyafetler ve sonucunda boyalı kumaşlar ortaya çıkmış oldu.
Aksesuarlar el yapımı, örgü, oya, fular, kuş tüyü veya boncuk olabiliyordu.
Çantalar püsküllü, köylü tişörtleri, kot pantolonlar, ancak barış arttıkça sembollerde ona göre şekilleniyordu.
60’lı yılların etek ve elbiseleri uzun, desenli ve bol kesimli idi. Soğuk havalarda dize kadar süet çizmeler, yaz günlerinde sandaletler giyilirdi. Elbiseler daha çok büyükanne elbisesi tarzında çiçekli ve boyalıydı, serbestliğin göstergesi olarak başkaldırı vardı.
Kumaş renk ve desen olarak, psychedelic tasarımlar, op art çizgi ve desenleri, paisley desenli kumaşlar, şeritler ve etek ya da elbise dibinde çiçek desenleri kullanılırdı.
Başa takılan çiçekler hippi hareketinin her zaman sembolü olmuştur. Çiçek desenleri elbise üzerinde de popülerdi, bol paçalı kot kumaşların dibinde çiçekli veya örgü kumaşlar kullanılmış, dünyadaki çirkinlikleri doğal güzellikleri ile kapatmaya çalışırlardı.
1960’lı yıllarının takıları çoğunlukla el yapımı, doğal ve doğadan etkilenilen tasarımlar uygulanmıştı. Barış işareti kolye ve boncuklar oldukça popülerdi.
Müzik hippilerin bir parçasıydı adeta, moda tarihinde ilk kez tasarımcılar gençlerden etkilenmişti. 1960’ların kadınları kendi stillerini kızlarından nesiller boyunca devam ettirdiler.